Bayramlar
Bayramlaşma: Bayramlar toplumun vaaz geçilmez olarak kutladıkları mutlu günleridir. Toplumlar ve toplumu oluşturan bireyler, bayramlar münasebeti ile bir birleri ile olan ilişkileri daha iyi gelişir, toplum ve fert olarak bir birleri ile daha iyi kaynaşır. İnsanoğlunun kutladığı iki çeşit bayram vardır. Birisi dini bayramlar, diğeri ise milli bayramlardır. Milli bayramlar ülkelerin kendileri için kutsal olarak kabul ettikleri ve kanunlarla belirlenmiş günleridir. Dini bayramlar ise; toplumun inanmış oldukları dinin mübarek saydığı ve yıllardan beri belirli bir şekilde kutlanarak gelmiş günleridir.
Bayramlar vardır nice gönülleri birleştirir, bayramlar vardır hasretle yanan gönülleri serinletir, bayramlar vardır nice yürekleri yakar, nice bayramlar vardır ki insana derinden bir ah çektirir. İnşallah bayramlarınız kutlu, yaşamlarınız mutlu olur. Ne demişler? Neşeler paylaşıldıkça artar, kederler ise paylaşıldıkça azalırmış.
Bayramlarda bir birimizle bayramlaşalım. Şu zamanlarda ayni apartmanda oturup da bir birini tanımayan insanlar, komşular var. Böyle komşuluk olmaz. Bayram tatillerinde hemen uzaklara bir yerlere giderek tatil yapıyorlar. Komşuluk münasebetleri bu durumlarda serin oluyor. Yarın, öbür gün de kötü günlerinde bir birlerinden haberleri olmuyor. Özellikle memleketinde anne ve babası yahut da yakınları olup onların yanına gitmeyerek, hal ve hatırlarını sormayıp da, onları öyle boynu bükük ve kederli bırakanlar yok mu? Vah işte onlara...
Temçit: Ramazan ayı gelince bir bolluk, bereket ve bir huzur gelir memlekete. Herkes hazırlığını yapar, orucunu tutar, akşam iftarı pür neşe ile bekler. Eskiden imam efendi minareye çıkmaz akşam ezanını taşın üzerinde okurdu. Tabii şimdi hoparlörle okunuyor ve herkes de rahatça duyuyor. Gece sahura kalkmak için şehirlerde davul çalınıyor, bunu iyi bir şekilde çalan da var ama hiç bir ahenk olmadan dan dan diye çalanda var. Bizim memlekette ise sahurda davul çalınmaz. İmam efendi sahur vakti minareye çıkar ve oradan içli yanık sesi ile ilahi okur. Bu öyle bir okuyuş ki insanın içini sızlatır. İmam efendinin bu ilahi okumasına temçit denir.
Ramazan bayramı: Arife günü ikindi namazından çıkıldıktan sonra mezarlığa gidilir. Ölmüş olan yakınlarımıza Kur´an-ı Kerim okunur. Bayram günü sabah namazından sonra bayram namazı kılınır ve camiden çıkan cemaat caminin önünde sıra sıra dizilirler. Yaşlılar önce olmak sureti ile herkes imam efendi ile ve bir birleri ile bayramlaşırlar. Cemaat dağılmadan köyün muhtarı yemek yenecek mekânı ilan eder. Herkes evine gider aile efradı ve çocukları ile bayramlaşır. Evde bir telaş başlar. Arife günü hazırlanan yemekler ve tatlılar tabak tabak yemek yenecek mekâna taşınır. Bu ekseri okulun önü veya bir harman yeri olur. Buraya evlerden getirilen kilimler ve halılar serilerek sofra tahtaları kurulur. Kurulan sofralara köyün imamı ve yaşlılarından başlamak üzere oturulur. Gençler ve bu yemek dağıtım işini organize edecekler servise başlarlar. Evlerden gelen yemekler kimden ve nereden geldiği gözetilmeden servis yapılır. Yemek sona ermeden köyün imamı veya misafir bir muhterem zat yemek duası yapar. Yemek yiyenler kalkarken servis hizmeti yapan gençler ve görevliler yemeğe oturur. Bunların da yemek yemelerinden sonra herkes evinden getirmiş olduğu tabak ve malzemeleri toplamaya başlar. Kimse evine gitmez. Herkes malzemelerini tam olarak bulduktan sonra da evlere dağılırlar. Allah (c.c) nice bayramlara erdirsin. Âmin (F.T.)
Kurban bayramı: Ramazan bayramında olduğu gibi arife günü mutat görevler yapılır. Bayram sabahı bayram namazından sonra bayramlaşma merasimi yapılır ve kurban kesimine başlanır. Kurban kesim işi genellikle öyleye kalmaz bitirilir. Kesilen kurban eti genellikle üçe bölünür. Bir kısmı hiç kurban kesemeyen komşulara yakından başlamak üzere yedi pay olarak dağıtılır. Bir kısmı da komşularla ve gelen gidenlerle yemek üzere hemen ocağa konarak yemek yapılır. Bir kısmı da evde çoluk çocuk ve çocuklarla yemek üzere bırakılır. Köy muhtarı tarafından ikinci bayram günü yemek yenecek mekân del lal tarafından duyurulur. İkinci bayram günü de ramazan bayramında olduğu gibi yine yemekleri ve malzemelerini alarak yemek yenecek mekâna gidilir. Aynen ramazan bayramında olduğu gibi yemekler yenir ve dua yapılır ve böylece bir bayram daha kutlanmış olur. Allah (c.c) herkese nice hayırlı bayramlar nasip etsin. Âmin.
Hacet kurbanı: Köyün muhtarı ve ileri gelenleri toplanarak Allah´a şükretmek ve önümüzdeki günlerde yağmurun bol yağması ve ürünlerin bol olması için kurban kesmeye karar verirler. Kendi aralarında bir tertip heyeti oluştururlar. Bu tertip heyeti komşulardan para toplar. Bu toplanan para mecburi olmaz. Herkes kendi isteği ve imkânı ölçüsünde katkı yapar. Daha sonra yine bu heyet köyün ve çevre köylerden gelecek olan misafirlerini de dikkate alarak yemek için gerekli malzemeleri alırlar. Kurban için bir gün kararlaştırılır. Bu kurban günü köylüye ve civar köylere duyulur. Kurban günü daha önceden alınmış olan sığır kesilir. Bunun etinden ve diğer malzemelerden yemekler yapılır. Bir bayram havası eser köyde. Yemeklerin pişirilmesini aşçılar ve kadınlar birlikte yaparlar. Yemeklerin pişme zamanı öğle namazına göre ayarlanır.
Öğle vakti cemaat camiye gider ve camide imam efendi vaaz ve dua yapar. Namazı müteakip cemaat yemek yenecek mahalle giderler. Gelen misafirler ve büyükler sofraya otururlar. Köyün gençleri yemek servisi yaparlar. Yemek bitmeden, sofrada bulunan hatırı sayılır bir âlim efendi, yoksa köyün imamı dua yapar. Bilahare gençler sofraya buyurur ve yemek faslı böylece biter. Köyde olup da hastalığı veya başka bir nedenle yemeğe gelemeyen var ise onlara ve ihtiyaç sahiplerine kalan yemekler dağıtılır.
Bayramlar vardır nice gönülleri birleştirir, bayramlar vardır hasretle yanan gönülleri serinletir, bayramlar vardır nice yürekleri yakar, nice bayramlar vardır ki insana derinden bir ah çektirir. İnşallah bayramlarınız kutlu, yaşamlarınız mutlu olur. Ne demişler? Neşeler paylaşıldıkça artar, kederler ise paylaşıldıkça azalırmış.
Bayramlarda bir birimizle bayramlaşalım. Şu zamanlarda ayni apartmanda oturup da bir birini tanımayan insanlar, komşular var. Böyle komşuluk olmaz. Bayram tatillerinde hemen uzaklara bir yerlere giderek tatil yapıyorlar. Komşuluk münasebetleri bu durumlarda serin oluyor. Yarın, öbür gün de kötü günlerinde bir birlerinden haberleri olmuyor. Özellikle memleketinde anne ve babası yahut da yakınları olup onların yanına gitmeyerek, hal ve hatırlarını sormayıp da, onları öyle boynu bükük ve kederli bırakanlar yok mu? Vah işte onlara...
Temçit: Ramazan ayı gelince bir bolluk, bereket ve bir huzur gelir memlekete. Herkes hazırlığını yapar, orucunu tutar, akşam iftarı pür neşe ile bekler. Eskiden imam efendi minareye çıkmaz akşam ezanını taşın üzerinde okurdu. Tabii şimdi hoparlörle okunuyor ve herkes de rahatça duyuyor. Gece sahura kalkmak için şehirlerde davul çalınıyor, bunu iyi bir şekilde çalan da var ama hiç bir ahenk olmadan dan dan diye çalanda var. Bizim memlekette ise sahurda davul çalınmaz. İmam efendi sahur vakti minareye çıkar ve oradan içli yanık sesi ile ilahi okur. Bu öyle bir okuyuş ki insanın içini sızlatır. İmam efendinin bu ilahi okumasına temçit denir.
Ramazan bayramı: Arife günü ikindi namazından çıkıldıktan sonra mezarlığa gidilir. Ölmüş olan yakınlarımıza Kur´an-ı Kerim okunur. Bayram günü sabah namazından sonra bayram namazı kılınır ve camiden çıkan cemaat caminin önünde sıra sıra dizilirler. Yaşlılar önce olmak sureti ile herkes imam efendi ile ve bir birleri ile bayramlaşırlar. Cemaat dağılmadan köyün muhtarı yemek yenecek mekânı ilan eder. Herkes evine gider aile efradı ve çocukları ile bayramlaşır. Evde bir telaş başlar. Arife günü hazırlanan yemekler ve tatlılar tabak tabak yemek yenecek mekâna taşınır. Bu ekseri okulun önü veya bir harman yeri olur. Buraya evlerden getirilen kilimler ve halılar serilerek sofra tahtaları kurulur. Kurulan sofralara köyün imamı ve yaşlılarından başlamak üzere oturulur. Gençler ve bu yemek dağıtım işini organize edecekler servise başlarlar. Evlerden gelen yemekler kimden ve nereden geldiği gözetilmeden servis yapılır. Yemek sona ermeden köyün imamı veya misafir bir muhterem zat yemek duası yapar. Yemek yiyenler kalkarken servis hizmeti yapan gençler ve görevliler yemeğe oturur. Bunların da yemek yemelerinden sonra herkes evinden getirmiş olduğu tabak ve malzemeleri toplamaya başlar. Kimse evine gitmez. Herkes malzemelerini tam olarak bulduktan sonra da evlere dağılırlar. Allah (c.c) nice bayramlara erdirsin. Âmin (F.T.)
Kurban bayramı: Ramazan bayramında olduğu gibi arife günü mutat görevler yapılır. Bayram sabahı bayram namazından sonra bayramlaşma merasimi yapılır ve kurban kesimine başlanır. Kurban kesim işi genellikle öyleye kalmaz bitirilir. Kesilen kurban eti genellikle üçe bölünür. Bir kısmı hiç kurban kesemeyen komşulara yakından başlamak üzere yedi pay olarak dağıtılır. Bir kısmı da komşularla ve gelen gidenlerle yemek üzere hemen ocağa konarak yemek yapılır. Bir kısmı da evde çoluk çocuk ve çocuklarla yemek üzere bırakılır. Köy muhtarı tarafından ikinci bayram günü yemek yenecek mekân del lal tarafından duyurulur. İkinci bayram günü de ramazan bayramında olduğu gibi yine yemekleri ve malzemelerini alarak yemek yenecek mekâna gidilir. Aynen ramazan bayramında olduğu gibi yemekler yenir ve dua yapılır ve böylece bir bayram daha kutlanmış olur. Allah (c.c) herkese nice hayırlı bayramlar nasip etsin. Âmin.
Hacet kurbanı: Köyün muhtarı ve ileri gelenleri toplanarak Allah´a şükretmek ve önümüzdeki günlerde yağmurun bol yağması ve ürünlerin bol olması için kurban kesmeye karar verirler. Kendi aralarında bir tertip heyeti oluştururlar. Bu tertip heyeti komşulardan para toplar. Bu toplanan para mecburi olmaz. Herkes kendi isteği ve imkânı ölçüsünde katkı yapar. Daha sonra yine bu heyet köyün ve çevre köylerden gelecek olan misafirlerini de dikkate alarak yemek için gerekli malzemeleri alırlar. Kurban için bir gün kararlaştırılır. Bu kurban günü köylüye ve civar köylere duyulur. Kurban günü daha önceden alınmış olan sığır kesilir. Bunun etinden ve diğer malzemelerden yemekler yapılır. Bir bayram havası eser köyde. Yemeklerin pişirilmesini aşçılar ve kadınlar birlikte yaparlar. Yemeklerin pişme zamanı öğle namazına göre ayarlanır.
Öğle vakti cemaat camiye gider ve camide imam efendi vaaz ve dua yapar. Namazı müteakip cemaat yemek yenecek mahalle giderler. Gelen misafirler ve büyükler sofraya otururlar. Köyün gençleri yemek servisi yaparlar. Yemek bitmeden, sofrada bulunan hatırı sayılır bir âlim efendi, yoksa köyün imamı dua yapar. Bilahare gençler sofraya buyurur ve yemek faslı böylece biter. Köyde olup da hastalığı veya başka bir nedenle yemeğe gelemeyen var ise onlara ve ihtiyaç sahiplerine kalan yemekler dağıtılır.
