Kabağuz'un Başkenti Kızılcaköy'e hoş geldiniz. Köyümüzü ziyaret etmek için menüler bölümündeki linklere tıklayarak dolaşabilirsiniz ve köyümüz hakkında bilgi sahibi olabilirsiniz.
Kabaoğuz'un Başkenti Kızılcaköy
Gümüşhacıköy AMASYA

Yayla


    Yayla:
Yaylacılık herhalde Atalarımızdan bize kalan bir adet olsa gerektir. Çünkü bizim buraların genel adı Kabaoğuz diye geçer. Rivayetlere göre Oğuzlar boyu da gelip buralara yerleşmişlerdir. Türklerin bütün boyları olduğu Oğuz boyları da göçebe olarak yaşamak adetlerini, bu bölgeye yerleşince yazın yaylaya çıkma şeklinde devam ettirmişlerdir. Kabaoğuz köylerinin hemen hepsinin yaylası mevcuttur. Kendi yaylamız diye övmüyorum ama cidden bizim yaylamız hepsinden güzeldir. İki tarafı çam ağaçları ile çevrili bir vadinin iki yamacına kurulmuştur. Ortasından deresi şırıl şırıl akar. Kocapınarı’nın suyu buz gibidir. Her daim yananlara ben buradayım der gibi akar akar…
    Ayrıca Uyuzpınarı denilen bir kaynak suyu daha vardır. Bunun suyu az akar ancak, bunu suyundan çay çok güzel olur. Özellikle semaverler bununla kaynar. Sanırsınız ki buranın suyu olmayınca çayın tadı da olmuyor. Onun için özellikle çay için buranın suyu kullanılır. Aşağı taraflarda da birkaç tane kaynak suyu vardır. Yalnız bunlar çeşme şeklinde akmayıp kuyu şeklindedir. Sularının pek öyle bir özelliği yoktur. Tabi bu sularda kullanılır. Yaylanın havası, oksijeni bol ve serindir.İnsanları çelik gibi yapar. Ağustos ayında bile esen rüzgar hafif hafif üşütür. Çok güzel çam kokusu gelir. Yaylaya ilk gidildiği günler her taraf yemyeşil ottur. Bu otlar insanların diz hizasına kadar gelir. Basmaya çekinirsiniz. Hayvanlar bu otların içerisine girince bayram yaparlar ve peşinden de içine pislerler. Bu pisliklere basmamak lazımdır, yoksa ayaklarınız kayar ve düşersiniz. Hayvanlar her tarafa birden salınmaz. Bölge bölge ayrılır. Önce bir bölge otlatılır ve sırası ile diğer bölgeler otlatılır.
    Yaylaya mayıs ayında çıkılır. Köy ihtiyar heyeti hangi gün çıkılacağını tespit eder ve köylüye ilan eder. Yaylada evi onlalar evleri tamir eder ve hazırlıklarını yaparlar. Yaylaya çıkılacağı gün erken kalkılır ve gidecek eşyalar hayvanlar yüklenir. Herkeste bir telaş ve bir heyecan vardır. Gidenler köyde kalan yakınları ile kucaklaşır, helalleşir ve gidenler uğurlanır. Yayla yolları şenlenirdi. Atı veya kısrağı onlalar hanımlarını bindirir yaylaya öyle götürülürdü. Genellikli eşeklere eşyalar yüklenir, bayanlar bindirilmez. O gün için yaylaya taşınmayanları eşekleri, ödünç olarak alınır ve eşyalar taşınırdı. Şimdi ise; traktörlerle ve minibüslerle ve taksilerle taşınıyorlar. Gidemeyenler hayvanları olan koyun ve ineklerini, yaylaya giden birisine emanet eder. Emanet eden kimseler, emanet edilenlere taşınmaları hususunda yardımcı olurlar. Yaylada aşağı yukarı üç ay süre ile kalınır. Üç ay süre içinde yaylaya gidip ve gelmeler eksik olmaz.
    Genellikle ilköğretim çağındaki çocuklar sabah gider akşam gelirler. Bunlar sabahleyin güneş doğarken eşeklere biner ve yola çıkarlar. Yolda bir birini görenler gurup olarak giderler. Gençlerin bu yolculukları neşeli ve hoş geçer. Ekmeklice’yi yukarı çıkınca düz bir yol vardır. Burada genellikle eşek yarışı yapılır ve gençler bu yarışa katılır. Buraya kadar yollar yokuştur. Bir de Saraycık yaylasını geçince düz ve otlu bir arazi vardır. Burada eşekler yarıştırılır. Yaylaya girerken de neşe ile girilir. Köyden boş gelinmemiştir. Hediyeler veya ihtiyaç olan bir şeyler varsa onlar getirilerek ev sahibine teslim edilir. Köyden gelenler iki şekilde köye dönerler. Birinci gurup, köyde işi olanlar veya zevk olsun diye ben daha önce döndüm demek için öyle vaktinde köyde olmaya çalışırlar. Yemeklerini yedikten ve biraz dinlendikten sonra eşeklerine odun yüklenir yola çıkarlar. Genellikle çocuklar küçük olduğu için, tek başlarına gönderilmez. Yanlarında delikanlı veya büyük bir adam olması sağlanır. Çünkü yollarda eşeklerin yükü yıkılabilir, çocuklarında gücü yetmez başlarlar ağlamaya. Ama yanlarında birisi olursa beraber tekrar yüklerler. Hem de arkadaşlık etmiş olurlar.
    İkinci gurup ise, ikindi vakti yani havalar serinleyince yola çıkarlar. Bunlar da akşam ezanı vaktinde köyde olurlar. Bu sabah gelip öyle ve akşam dönenler genellikle yayladan köye odun taşırlardı. Bunları da ormancılar fazla rahatsız etmez di. Çünkü köylünün ihtiyacı vardı ve getirmek mecburiyetinde idiler. Şimdi ise bu adet yok. Yayladan odun getirilmiyor. Çünkü devletimiz odun kesim işine el attı. Belli bölgeleri kesim kapsamına alıyor ve vatandaşa satıyor. Vatandaşta kaçak odun işine eskisi gibi rağbet etmiyor. Bazıları da köyde çalışır işini gücünü yapar ve akşam üzeri köyden hareket ederek yaylaya gelirler. Bunların amacı evli olanlar eşlerini görmek, hal hatır sormak ve gelmiş iken de odun götürmektir. Bazılarının amacı gece köye ağaç götürmektir. Bu ağaçlar, dövenlik kütük olur, cerek denilen uzun ağaç olur veya tomruk olurdu. Bunlarda köyde çok lazım olur. Çünkü ev yapanken veya döven yapımında kullanılır. Ayrına tütünleri kurutmak için de sergen yapmak için sırık götürülürdü. Ormancılar bunları yakalamak için yollara pusu atarlardı ve bazen de yakalarlardı. Genellikle bu pusu işi Gollağın Hayatı denilen yerde olurdu ama zamanı ve saati belli olmazdı. Genellikle orayı geçinceye kadar durumlar devamlı tehlikelidir. Ancak, uyanık olanlar oraya gelince yolunu değiştirler başka yoldan orayı geçerlerdi.
    Ormancılar yakaladıkları insanları ve eşekleri Saraycık köyündeki orman işletmesine götürürler ve yüklerini oraya boşattırırlardı. Eşekleri ise sahipleri gelerek ve para karşılığı alırlardı. Ancak, yük odun değil de ağaç ise bunlar mahkemeye verilirdi. Köyde böyle mahkemeye verilen çok insan vardır. Bunların bir kısmı para cezası bir kısmı da hapis cezası alırlardı. Adamlar gider bir hafta on gün cezaevinde kalırlardı. Şimdi bunlar kalktı.
    Yaylada duranlar, kuşluk vakti değimiz zamanda ellerinde bakraçlar koyun-keçi sürülerinin bulunduğu Çerkez’in Çayırı veya Otlu Kiliseye giderler. Orada davarları sağarlar, sütlerini kovalar doldurarak neşe ile dönerler. Hemen bu sütleri süzerek başlarlar işlemeye. Genellikle önce yoğurt yapılır. Bu yapılan yoğurtlar gelen misafirlere ikram edilir, köydeki insanlara gönderilir, geri kalanı da işlenir. Yani yağı alınır, bunlardan tereyağı ve katık elde edilir.
Konu Ayıraçları
Köyümüzü ziyaret ettiğiniz için teşekkür ederim. Ümit ederim ki köyümüzü beğenmişsinizdir. Güle güle yine beklerim.
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol