Kabağuz'un Başkenti Kızılcaköy'e hoş geldiniz. Köyümüzü ziyaret etmek için menüler bölümündeki linklere tıklayarak dolaşabilirsiniz ve köyümüz hakkında bilgi sahibi olabilirsiniz.
Kabaoğuz'un Başkenti Kızılcaköy
Gümüşhacıköy AMASYA

Geçim Kaynakları


Hayvancılık:
Köyde koyun ve keçi çok beslenirdi. Perice denilen kışlaların bulunduğu bölgede sürü sürü davarlar olurdu. Bazılarının üçyüz dörtyüz civarında davarı, iki üç tane çoban köpeği olurdu. Bu davarlar araziye çıktığı zaman her taraftan çan ve zil sesi duyulurdu. Kışın bu bölge canlı ve hareketli olurdu. Köyden gelen ve giden eksik olmazdı. Mayıs ayında ise bu davar sürüleri yaylaya götürülürdü. O zaman buralar boş ve tenha olurdu. Köyde hemen hemen herkesin koyun veya keçisi olurdu. Genellikle koyun beslenirdi. Köyde beş-on koyun besleyenler ahırlarında beslerler ve kışın bunları çocuklarına güttürürler veya çoban olan birisine para karşılığı güttürürler. Yazın ise hepsi yaylaya çıkar.
Köyde çiftçilik karasapan ile yapılırdı onun için öküz beslenirdi. Köyde herkesin öküzü olurdu. Bu öküzlerin yiğit ve güçlü olması onun sahibine bir paye verirdi. Çok fakir olanlarda öküz yerine inek ve eşek gibi hayvanları çiftte koşarlardı. Manda koşan aile çok azdı. Genellikle mandanın dişisini beslerlerdi ki bunun sütünden istifade edilirdi. Bunun yoğurdu çok güzel olur. Genellikle her evde birkaç tane inek beslenirdi. Şöyle bir laf edilir; “Şehirli üç-beş kuruşla zengin olur, köylü de dana biçikle” derler. Buradaki biçik ineklerin danası, koyunların kuzusu ve hayvanların yavruları anlamına kullanılır. Çünkü bunlar çoğaldıkça satılır ve kazanç elde edilir. Ayrıca yine hemen hemen herkesin evinde tavuk ve horoz beslenir, genellikle yumurta alınmaz ve hatta bu tavukların yumurtası ile evin ufak tefek ihtiyaçları giderilirdi. Mesela, kibrit, lambanın kırılan camı, çocuklara alınacak ufak tefek şeyler bunlarla alınırdı. Yani bunlar evdeki hanımların kasaları gibidir. Hemen paraya çevirirler ve harcarlardı.
Köylerde yollar asfalt değildi, çamur ve patika idi. Köylünün her türlü yükünü taşıyacak gerektiğinde binek olarak kullanacakları hayvanları olurdu. Bu genellikle eşek olurdu. Bunun da genellikle dişisi beslenirdi. Dişi eşek hem uysal olur ve hem de çoğalır. Bazılarının da kısrak ve katır denen hayvanları olurdu. Bu katırları her işte kullanırlar çok dayanıklı bir hayvandır. Yalnız katırlar doğurmaz yani üremezler. Bazı ailelerin de atı olurdu. O zamanların atı şimdilerin taksisi gibidir. Bu at herkeste olmaz, ancak meraklı ve zenginlerde olurdu. Bu hayvan sadece binmek için kullanılır. Başka islerde pek kullanılmaz. Ayrıca biraz da yaramaz olurlar. Bakımları ve beslenmeleri zordur.
Birçok ailenin kapısında köpekleri olur, bu köpeklerin öyle iyileri olur ki, ev sahiplerini tanıması bir tarafa evin hayvanlarını bile tanır. Hayvanlara gerekirse göz kulak olur, onlara sahip olur. Sonra ev sahibinin dost ve düşmanını bilir. Gündüz ve gece evin bekçiliğini yapar. Yabancı kişileri eve yaklaştırmaz, en azından geleni haber verir. Tarlalara ev sahibi ile gider, orada bekçilik yapar. Öyle hayvandır ki tarladaki malzemelere sahip çıkar. Hatta öyle olur ki sofrayı açık bırak, bırak yemek yemeyi kimseye dokundurtmaz. O sofraya sahip çıkar. Tabii bu yazdıklarım her köpeğin yapacağı iş değil. Bunlar genellikle iyi cins köpeklerin ve terbiye edilmiş köpeklerin yapacağı işlerdir. Bizim buralarda şöyle bir laf vardır. “Elin kedisi adama sıçan tutmaz” derler. Doğrudur. Köy evlerinde fare olur. Çünkü ahırı var, samanlığı var, odunluğu var yani farenin beslenmesi için imkân vardır. Bu nedenle fare de olur. Ancak bunun da çaresi var. Evlerde kedi bunun için beslenir. Eğer kedi olmaz ise evlerde fare mutlaka olur. Ama kedi olursa fareler barınamaz. Bu hayvanda sevimlidir. Şimdilerde şehirlerde bunları süs ve hobi olarak besliyorlar. Ama köylerde bir ihtiyaç olarak besleniyor. 
2003 yılı itibari ile köyde bulunan hayvanlar ve miktarları:
İnek: 380 Adet
Horoz: 100 Adet
At-kısrak: 4 Adet
Kedi: bila
Eşek: 25 Adet
Köpek: 26 Adet
Koyun: 800 Adet
Manda: 35 Adet
Dana: 190 Adet
Tarımcılık: Köyümüzün arazisi engebeli,  yarı ormanlık ve kurak bir arazidir. Tarım yapılır, yemek için buğday, hayvanlara yem için arpa, burçak, fiğ ve yulaf ekilir. Bunlar öyle satılarak ev geçindirmez. Yani pek kazanç elde edilmez. Çünkü araziden çıkan ancak kendisine yeter. Hiç mi satmaz derseniz satar, satar ama sattığı ancak günlük ihtiyaçlarını karşılar. Bunların yanında nohut, mercimek, fasulye ve mısır gibi baklagiller de ekilir. Bunlarda kendi ihtiyaçlarını karşılar ve eğer ki biraz fazlaları var ise bunları satarak eve bir katkı sağlanmış olur.
Önceleri Haşhaş ekilir ve bundan gelir elde edilirdi. Yağı satılır iyi bir gelir kaynağı olur ve haşhaş tohumunu da çöreklerde kullanırlardı. Tütün dikilerek balya balya deste yapılır ve Tekel´in fiyatı dört gözle beklenir. İşte onlar satılınca ellerine toplu bir para geçer. Tabii bunu yapmak için de kalabalık aile olmak lazım. Ayrıca armutçuluk da yapılır. Kuşburnu toplanır, yaylada salep toplanır, madımak toplanır ve bunlar değerlendirilir. İnsanımız bunlardan kazanç temin ederler. Tereyağı, bulgur, tarhana yaparlar. Bazıları tacirlik yapar, bazıları da el emeği ile ustalık yaparak nafakalarını çıkarırlar.
Son yıllarda bağ-kur emekliliği ve 65 yaş emekliliği millete ilaç oldu. Eskisi gibi öyle tarla ile bağ ve bahçe ile pek uğraşılmaz oldu. Eskiden tarlalar bayır ve düz ayırımı yapılmadan bir karış toprak bulunsa mutlaka bir şeyler ekilirdi. Tarlalarda ki ürünü kaldırmaya başladıkları zaman adeta bir yarış olurdu. “Sen önce, ben önce ürünü kaldırdım” diye yarış olurdu gizliden gizliye. Yan tarladaki komşu orağını biçti, ben kaldım diye bir acelecilik başlardı. Daha sonra bunları harmanlara getirerek dövmek ve saplarından başaklarını ayırmak yani saman ve ekin elde etme işi başlardı ki bu iş aşağı yukarı bir veya bir buçuk ay sürerdi. Harmandan kalktıktan sonra da yayladan köye göçülürdü.Güz dediğimiz sonbahar aylarında da bahçelerdeki sebze ve baklagiller toplanırdı. Köyde hemen hemen herkesin tarlasında mutlaka meyve ağacı bulunur. Bunlardaki meyveleri toplarlar ve satılması gerekenleri paraya çevirirler ve bir kısmını da evlerinde yemek üzere bırakırlar.
Sonbaharda tekrar tarlaları sürmeye başlarlar. Nadas yaparlar. Artık yavaş yavaş kış ayları başlamıştır. Kış aylarında öyle pek fazla iş olmaz ama iş de bitmez, çünkü ahırında ki hayvanlar yeter de artar bile. Yakacak temin etmeye başlarlar, odun kesim işi başlar.  Eskiden herkes kaçak olarak dağlardan odun temin  eder idi. Şimdi ise orman işletmesinin kontrolünde kesim yapılıyor ve ormanlarımız daha güzel yetişiyor.
Yetiştirilen ürünler: 
1)  Buğday
2) Yulaf
3) Fiğ
4) Arpa
5) Nohut
6) Tütün
7) Mısır
8) Haşhaş
9) Fasulye
10) Domates
11) Patates
12) Biber
Tarım aletleri ve malzemeleri:
1. Kağnı
2. Boyunduruk
3. Zelve
4. Halka
5. Kayış
6. Övendire
7. Döven
8. Karasaban
9. Çeten
10.Yaba
11. Dirgen
12. Anadut
13. Çatal
14. Tırmık
15. Orak
16. Tırpan
17. Ellik
18. Ayakçak
19. Saksı
Not. Bu malzemelerin fotoğrafları temin edildikçe yayınlanacaktır.

Köyümüzü ziyaret ettiğiniz için teşekkür ederim. Ümit ederim ki köyümüzü beğenmişsinizdir. Güle güle yine beklerim.
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol